Türkçe
İSLAMİ MANEVİ BAKIM HİZMETLERİNDE amatörlükten profesyonelliğe
İslami manevi bakım hizmetleri tebliğ, terapi, teselli modeli çerçevesinde manevi destek, danışmanlık, rehberlik ve yardımı içermektedir (MDR).
Tebliğ İslam dininin inanç, ibadet, ahlak ve muamelat yönlerinin insanlara açıklanmasıdır. Terapi İslam dininin bu temel inanç, ibadet, ahlak ve muamelat kapsamında inananların hal, tavır ve davranışlarının iyileştirilmesidir. Bunun tıbbi veya alternatif terapiyle (tedaviyle) alakası yoktur. Tıbbi tedavi tabiplerin işidir. Bu inanç-psikolojik bir iyileştirmedir. İnancın (dinin) zikri geçen temel esaslarına uygun iyi davranış ve tutum sergilemeye yardımdır, destektir.
Burada yardım kelimesi psikolojik anlamda insanların inançlarını anlama, yorumlama ve buna göre yaşamada kendi kendilerine yardım etmesini sağlamaya yardımdır. Bu da kendini bilmek, Allah’ı tanımak, O2nun koyduğu varlık kanunlarına, dünya-ahiret anlayışına göre istikametini tayin etme etkinliğine kendini katmaktır.
Destek bu etkinliklerin meydana gelme esnasında muhatapların (inanan bireylerin) manen ve fiziken yanında olmaktır. Danışmanlık ise, dini (fetva sorma) danışmanlıktan farklı olarak terapik (iyileştirmeye) yönelik muhatapla birey veya grup şeklinde (aile danışmanlığı) diyaloğa dayalı konuşma yapmak, aktif ve empatik dinleyebilmektir. Buna kısaca konuşma terapisi denmektir. Bunun psikolojik terapiden tek farkı inanç-esaslarına dayalı olması (inanç-terapi olmasıdır.
Teselli ise her inancın kendi inanç esasları çerçevesinde mensuplarına sunduğu kurtuluş ve mutluluk yollarının gösterilmesinden ibarettir. İslam’a göre dünya-ahiret mutluluğunu içermektedir. İslami Manevi Hizmetler veya İslami Manevi Bakım Hizmetleri denen şey kısaca budur. Buna günlük kullanımda daha kısa ve anlaşılır olması bakımından Manevi destek, danışmanlık ve Rehberlik diyoruz.
Ancak bu profesyonel hizmetin yeni yeni yayıldığı Türkiye gibi islam ülkelerinde mesele o kadar dallandırılıp budaklandırılmaktadır ki ‘ağaçlardan orman görünmez’ hale gelmektedir. Halbuki örneğin Avrupa’da bu tür meslek ayrımı hatları gayet açık ve nettir. Her din ve inanç temsilcileri kendi mensuplarına hizmet vermektedir. ABD’de genelde (her konuda) yayılmacı ve geniş bir saha kapmaca oynandığı için Amerikan tipi (koyu protestan Hristiyan tipi) bir yapılanmada inanç-psikolojik manevi hizmetlerle, nötral (seküler) psikolojik faaliyetler içiçe bir yapılanma göstermektedir. Son yıllarda Türkiy’ye idhal edilmekte olan da budur. Ancak biz daha çok Avrupa tipi (meslek ayırımını savunan) bir manevi bakım ve danışmanlık anlayışını savunmaktayırz. Çünkü din (İslam) inanmayanlara bir baskı aracı değil, inananlara bir hizmet aracıdır. İslam Kur’an’da bunun temel kuralını ‘dinde zorlama yoktur (…..)* diyerek koymuştur. Din inanalar için bir hidayettir (kurtuluş yolu). Bir inanç, bir ümit ve bit teselli kaynağıdır. Bu teselliyi verebilmenin yolu bütün peygamberlerin yaptığı gibi karşılıksız hizmettir. Bunun için bu hizmetin devletin (finansal) güvencesinde olması, hizmet veren inancın temsilcilerine devlet tarafından (devlete vergilerini ödeyen) inanlara hizmet götürülmesinin temin edilmesi anayasal bir hak olmalıdır ve bu Batı ülkelerinde de böyledir. Devletlerin bu garantisi bu meselenin piyasada bir ticaret ve rekabet aracı haline getirilmesinin en kestirme yoludur. Bu nedenle manevi hizmetlerin sunulmasında din ve değişik inanç ayrımı (ateizm gibi) evet vardır ancak aynı din içinde mezhep ayırımı yoktur olmamalıdır. Çünkü bu meslekte her din ve inanç temsilcisinin kendi din ve inancından herkesle (mezhep farkı gözetmeden) ilgilenmeye açık olma zorunluluğu vardır. Bunun sınırlarını mezhepler üstü olmaktan dinler ve inançlar üstüne çıkarmaya çalışmak bu mesleğin varlık nedeniyle taban tabana zıttır. Avrupa’da son yıllarda bazılarının yapmak istediği de budur. Bu konuda meselenin esasını bilmeden bu gibi tutum ve söylemlere çanak tutan din ve inanç temsilcileri aslına kendi ayaklarının altını oymaktadırlar.
Bir başka önemli hususta bu mesleğin din ve inanç esaslarını yeterli bir şekilde bilmeyen, İslami bilimler ve veya ilahiyat mezunu olmayan, sosyolog, psikolog, hemşire, doktor (psikiyatrist) gibi diğer meslek sahipleri tarafından da yapılabileceğini sanmaktır. Bu belki eskiden (alınan geniş eğitimler çerçevesinde) mümkündü ancak günümüzde her mesleğin bir sipeşyalisti (özel yetkilisi) olduğu bir zamanda mesleklerin ve yetkilerin bir birine karıştırılması kesinlikle doğru bir tutum ve davranış değildir. Herkes yetki ve sınırını bilmeli, yan yana ve uyum içinde çalışmasını öğrenmeli ancak kimse kimsenin mesleğine müdahale etmemelidir. Profesyonel Manevi Bakım Hizmetlerinin yeni yeni tanındığı ülkelerde en çok görülen ‘hastalık’ maalesef budur. Bunu biz bu sahada da artık amatörlükten profesyonelliği geçişin zorunlu olduğunu savunmaktayız.
ESKİ VE YENİ DÜNYADA MANEVİ BAKIM ve DANIŞMANLIK
KISACA NEDİR?
Türkiye’de Manevi Bakım deyince her kes şöyle bir durup düşünüyor. Bunu gaipten haber vermek, fala bakmak gibi bir şey zannediyor. Halbuki Manevi Bakım tabiri (spiritual care) Batı’da inanç-psikolojik ve dini-manevi yönden insanlara ilgi, alaka göstererek onlara hizmet sunmak anlamında kullanılmaktadır. Bu nedenle de biz buna Türkçe’de kısaca Manevi Bakım Hizmetleri diyoruz. Bunu psikolojik danışmanlık ve rehberliğe benzeterek manevi danışmanlık ve rehberlik veya kısaca manevi danışmanlık olarak da isimlendirenler vardır. Diyanet de son yıllarda daha çok bu tabiri kullanmaktadır. Ancak bizce psikolojik danışmanlıkla isim benzerliği bile bu mesleğin Türkiye’de psikolojik danışmanlıkla karıştırılmasına yetmekte ve sahada sanki bir rekabet meydana gelmektedir. Halbuki Manevi Bakım’ın inanç yönünden psikolojik bir bağlantısı varsa da bu sadece manevi danışmanlıktan ibaret bir meslek de değildir. Manevi rehberlik, destek ve yardım yönü de bulunan bir meslektir. Dolayısıyla inanç-psikolojik danışmanlık yönü kadar inancın ibadet (ritüel) yönlerinin de uygulanmasını esas alan bir meslektir. Bu yönüyle de resmi kurumlarda yer almaktadır. Bu nedenle sadece manevi danışmanlık veya rehberlik kavramını kullanmak ve meseleyi buna indirgemek sahada isim ve meslek kargaşasına neden olmaktadır. Türkiye’de Manevi Bakım’da birinci sorun budur.
İkinci sorun meslekteki profesyonellik (uzmanlık) meselesidir.
Nitekim Alman tıp doktoru, fizyolog ve psikolog Wilhelm Wundt Almanya’nın Leipzig kentinde 1879’da ilk psikoloji laboratuvarını kurarak deneysel psikolojinin ilk adımlarını attı. Bu nedenle Wundt yaptığı laboratuvar çalışmalarıyla insanın zihnin yapısını ‘içe bakış’ yöntemiyle incelemeye alarak psikoloji biliminde sonradan ‘yapısalcılık’ olarak adlandırılan ekolün kurucusu sayıldı.
W.Wund’un psikoloji laboratuvarında yaptığı çalışmalar hemen hemen Amerikada’da da eş zamanlı olarak yapılan psikolojik araştırmalarla gelişerek neticede, din ve inançtan bağımsız (seküler), deneysel bir modern psikoloji dalı doğmuş oldu. Buna bağlı olarak da modern psikoloji biliminde psikanalizcisinden, Geştaltcısına (bütünlükçü yaklaşım), bilişsel davranışçısından, hümanist yaklaşıma, logoterapisinden (anlam terapisi), bibliyo (kitap) terapisine kadar birçok psikoterapik uygulamalarla psikolojik tedavi ekolleri ortaya çıktı. Bunun yanında geleneksel olarak devam eden Manevi Bakım Hizmetleri içindeki inanç-psikolojik yaklaşım da (din psikolojisi) kendine özgü yöntemleriyle modern psikolojide kullanılan insana yaklaşım metot ve ilkelerini de kullanarak sahadaki fonksiyonunu ayrı bir uzmanlık alanı olarak korudu. Günümüzde artık Manevi Bakım Hizmetleri deyince modern psikoloji biliminden farklı bir uzmanlık alanı olan meslek dalı kastedilmektedir. Bu eski olduğu kadar yeni meslek dalında insana inanç psikolojik yaklaşıma dayanan manevi hizmetler verilmektedir. Özel bir uzmanlık gerektiren bu meslek dalının Batı’daki adı: (Resmî Kurumlarda Profesyonel) Manevi Bakım Hizmetleridir. Buna Türkiye’de kısaca ‘manevi danışmanlık’ denmektedir. Ancak buradaki ‘danışmanlık’ kavramı soru sorup cevap alma (fetva sorma) anlamındaki dini danışmanlıktan farklı olarak insanlarla inançtan kaynaklanan soru ve sorunlarını karşılıklı konuşmaktır. Bu konuşmanın içinde hem (inanç) tebliğ, hem inanç-terapi (iyileştirme) hem de inanç teselli vardır. Bu yönüyle de (seküler) psikolojik yaklaşım ve terapilerden ayrılır. Çünkü burada söz konusu olan sadece psikolojik destek değil, inanç-psikolojik manevi destek, danışmanlık (konuşma) ve rehberliktir (MDR).
(Daha geniş bilgi için bakınız: A.Karagül, Batı’da Resmi Kurumlarda Manevi Bakım Hizmetleri, 2020).
İlahiyatçı Gözüyle Manevi Bakım
Maddi bakım tamam da, ya manevi bakım?
Dr. Arslan Karagül
Manevi Bakım Uzmanı
Üniversite (Vu) Öğretim Görevlisi
2006
Avrupa’da yaşayan Müslümanların en büyük sorunlarından bir tanesi de, değişik kurumlarda dini-manevi konularda onlara destek olabilecek uzmanların eksikliği olsa gerek. Özellikle hastanelerde yatmakta olan hastalar ile hapishanelerde kalan mahkumlar
için bu konu son derece önemli bir durumda. Aslında sadece Müslüman kesim değil ihtiyaç duyan, diğer din ve inanç mensupları için de aynı durum söz konusu. Ama onlar yılların birikimiyle bu sorunu önemli ölçüde çözmüş durumdalar. Müslüman kesimin de bu konuda son dönemlerde epey mesafe kat ettiği söylenebilir. Artık hiç beklemediği bir anda hastaneye veya mahpushaneye düşmüş bir Müslüman’ın, bir nevi psikolojik tedavi olarak ta adlandırabileceğimiz manevi yardıma olan ihtiyacı her kesimce kabul edilmekte. Bizim beş-altı yıl önce bu ihtiyaç ve problemleri tesbit etmek için Hollanda Sağlık Bakanlığının da desteğiyle Utrecht Akademi Hastanesi (UMC) bünyesinde yaptığmız bir araştırmaya Frankfurt’taki Dinler Arası Dialog kuruluşunca verilen 2500 eroluk bir ödül bunun en güzel bir kanıtıdır.
Daha çok Dini-Manevi Bakım veya Manevi Rehberlik olarak adlandırılan ve genelde Üniversite düzeyinde eğitim görmüş din adamları tarafından icra edilen bu görev, her geçen gün biraz daha önemsenmeye başlandı. Peki ama Manevi Bakım tam olarak nedir? Kimler bu bakımı alabiliyor veya verebilyor ? Bu konuda yaşanan başlıca sorunlar nelerdir?
Manevi Bakım Nedir ?
Manevi Bakım tabirini maddi bakım ve tedavinin karşılığı olarak insanların sıkıntılı günlerinde, onların dini-manevi ihtiyaçlarıyle ilgilenmek, onlara ihtimam göstermek ve hayata yeni bir anlam kazandırmalarına yardımcı olmak anlamında kullanıyoruz. Bu ilgi ve özen sadece hasta ve mahkum gibi kişilerle sınırlı kalmayıp onların ailerine de şamildir. Hatta kurumlarda çalışan personelin de dini-manevi sorunlarıyle ilgilenmek bu görevin kapsamına girmektedir. Bu yüzden biz buna kısaca Manevi Bakım diyoruz.
Türkçemizde maneviyat kelimesi dini bir yaşayış tarzını ifade etmesine rağmen Avrupa dillerinde bu kelime hem dini hem de dini olmayan inanç ve yaşayış biçimlerini ifade etmekte kullanır. Nitekim Hollandaca olarak Manevi Bakım: geestelijke verzorging, İnglizce olarak: ‘spiritual care’ ve Almanca olarak da ‘zielzorg’ kelimeleriyle ifade edilmektedir. Bu tabirlerin hepsindeki ortak nokta ruh veya nefis anlamına gelen: geest, spirit ve ziel sözcükleridir. Yani insanların ruh ve inanç dünyasıyle ilgilenerek sıkıntılı günlerinde onlara, manevi destek olmak, dertleriyle ilgilenmek, moral ve teselli vermek, dini sorularını cevaplamak, dini ihtiyaçlarını gidermek ve onların hayat hikayelerini dinleyen bir kulak, hayata yeni bir anlam kazandırmada bir rehber olabilmek. En önemlisi de insana insanca muamele ederek, onlarla kişisel olarak ilgilenerek, bir sohbet arkadaşı, dert ve sır ortağı olabilmek. Hollanda’da Manevi Bakım ve Manevi Bakım Danışmanlığından anlaşılan budur. Bu kısa izahtan sonra Manevi Bakımı kısaca şöyle tarif edebiliriz: Kişilerin dini inançlarına (hayat anlayışlarına) dayalı olarak hayata anlam kazandırmalarında, mahkumluk, askerlik, hastalık ve ölüm gibi sıkıntılı durumlarda onlara yoldaşlık ve sırdaşlık ederek profesyonel bir şekilde manevi destek ve yardımda bulunmaktır.
Manevi bakım sadece inananlar için değildir
Tariften de anlaşılacağı gibi manevi bakım sadece bir dine inananlar için değil, herhangi bir dinin inanç sistemine ve hatta Allah’a inanmamanın da bir inanç kalbul edildiği modern dünyada, örneğin ateizm veya humanizm gibi akımların veya bunların da dışında kalan değişik akımların mensuplarının da ruhi ve psikolojik sorunlarıyla ilgilenmeyi de içermektedir. Bu itibarla manevi bakım maddi, bedeni, tıbbi bakımın karşıtı olarak her türlü hissi, ruhi ve psikolojik bakımın adıdır da diyebiliriz. Ancak akıl ve sinir hastalıkları bakımı bu bakımın kapsamına girmez, terapi çeşitleri de kurumsallaşmış manevi bakım hizmetlerinin dışında kalır.
Biraz öce de arz ettiğimiz gibi Hollanda’ca olarak manevi bakıma ‘geestelıjk verzorging’ denilirken, akıl ve sinir hastalıkları bakımına ise ‘geestelijke gezondheid ‘ (ruh sağlığı bakımı) denir ki bu ikisi bir birinden farklı şeylerdir. Sonuncusu psikiyatristlerin işidir. Manevi bakım ise ilahiyat eğitimi almış olan görevlilerin işidir. Hollandaca’da Maatschappelij werker denilen sosyal hizmet görevlilerinin yaptıkları işte manevi bakım kapsamında değildir. Bütün bunların dışında kalan ve yukarıda tarifini yaptığımız manevi bakım Hollanda’da, başka hiçbir Avrupa ülkesinde olmayan bir şekilde kanunlaşmıştır. Bu çerçevede hastahane, mahpushane, askeriye gibi yerlere atanan manevi bakım danışmanlarının maaşları da memur statüsünde bu kurumlarca ödenmektedir. Bu haklar her din ve inanç mensubu için aynıdır. Ancak Müslümanlar açısından bu atamalarda yetki bakımından hâlâ bazı problemler vardır. Bunun yanında sadece şahısların değil, kurumların da manevi bakım Etiği’nin (ahlakının) yöntemini oluşturmada profesyonel bir manevi bakım danışmanının tavsiye ve desteğine ihtiyaçları olmaktadır. Nitekim Hollanda polis teşkilatının bile Manevi Bakım Danışmanları vardır. Üniversitelerin de öğrencilere yönelik Manevi Bakım elemanları (studenten pastoraat) bulunmaktadır. Şimdi gelelim Manevi Bakımın temel çıkış noktasına.
Manevi Bakımın çıkış noktası, insanın fiziki, sosyo-psikolojik ihtiyaçları yanında manevi ihtiyaçlarının da olduğu, yani insanın sadece maddi değil, ruhi/manevi yönünün de bulunduğu gerçeğiyle ilgilidir. Bu çerçevede semavi dinlerdeki Manevi Bakım’a kısaca bir göz atmakta fayda var.
Semavi dinlerde durum
Semavi dinlerde kişinin bedenine verilen önem kadar ruhi/manevi ihtiyaçlarına da önem verilmesi ilahi bir buyruk olarak yerleşmiştir. Buna burada kısa birkaç örnek verelim:
1- Hıristiyanlıkta dinin bir öğretisi olarak 7 çeşit ‘iyilik’ten bahsedilir: “Açları doyurmak, susuzlara su vermek, yabancıyı ağırlamak, çıplağı giyindirmek, hastaya bakmak, mahkumu ziyaret etmek ve ölüleri defnetmek.”
2. Kuran-i Kerim’in Bakara Suresi 177. ayetinde (ki’ leysel birre’’ diye baslayan ayettir) bu iyiliklerin sayısı ‘Allah’a ve ahiret gününe iman’ dan başlayarak, 9-10 na kadar çıkarılır. Bunların içinde yakınlara, yetime, düşküne, yolda kalmışa vs. yardım etmek de sayılır.
3. Ayrıca Hıristiyanlığın belli başlı iki önemli (dini) kanunundan biri, Allah’ı bütün kalbinle sevmenin yanında, yakınını da sevmek ve ona yardım etmektir. Buradaki ‘yakını’ kavramının aile fertleri veya arkadaş demek olmayıp yardıma muhtaç olan herkes olduğunu her Hıristiyan, İncil’in öğretilerine bağlı olarak bilir. (mesela Lukas İncili’nin Merhametli Samaritan hikayesinde olduğu gibi. (bak. Lukas: 10:29-37) : ......
*
4. Daha da ilginci Matta İncili’nin 25. bölümünde, kıyamet gününde Allah (Rabb) ile insanlar (Ademoğlu) arasında geçecek temsili bir konuşmanın hemen hemen aynısı İslam literatüründe (Müslim’den rivayet’le Riyazussalihinde 2:260) bir hadis olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bahsi geçen hadise göre Allah’u Teala kıyamet gününde şöyle buyuracaktır: ‘Ey Ademoğlu, hasta oldum beni ziyaret etmedin.’
Ademoğlu diyecek ki: ‘Yaa Rabb, ben seni nasıl ziyaret edebilirim ki, sen alemlerin Rabbisin.’
Allahu Teala buyuracak ki: ‘Kulum filan hastalandı da onu ziyaret etmedin, bilesin ki onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulurdun.’ Bu ifadeler acıktım da yemek vermedin, susadım da su içirmedin sahneleriyle tekrar edilmektedir.
Bu sahneleri hemen hemen aynı ifadelerle bahsi geçen İncil’in 25 bölümünün 31-46. ayetlerinde görmekteyiz. Biz burada ne incilin, ne hadisin doğruluğundan yanlışlığından (alıntı olduğundan) bahsetmiyoruz, konumuz bu değil, bizim için önemli olan semavi dinlerde bu tür ahlaki öğreti ve dini buyrukların hem de çok sayıda mevcut olduğudur.
Sorun ve çözümü
O halde sorun nedir? Bize göre sorun örneğin Türkiye’de, genelde insanın tıbbi sorunlarıyla ilgilen bir doktor, psikolojik sorunlarıyle ilgilenen bir psikolog veya psikiyatrisi varken manevi sorunlarıyla profesyonel bir şekilde ilgilenecek bir Manevi Bakım Danışmanı, ya hiç yoktur, ya da özellikle hastahane, mahpushane ve askeri kurumlarda yok denecek kadar azdır. O halde çözüm nedir. Bize göre çözüm Hollanda örneğinden çıkışla Manevi Bakım’ı kanun kapsamına almak ve İlahiyat Fakültelerine Manevi Bakım dersi koyarak Manevi Bakım Danışmanları yetiştirmek ve bu elemanları hastane, mahpushane, askeriye gibi kurumlarda memur statüsünde görevlendirmektir. Hollanda bunu, müslümanlarla ilgili olarak tam olmasa bile, yasal ve kurumsal yönden önemli ölçüde başarmıştır.
Hollanda’da durum
Hollanda’da özellikle 1950’li, 60’lı yıllardan sonra kurumlar düzeyinde Manevi Bakım’a büyük önem verilmiş ve bu konuda Bakım Kalite Kanunu çıkarılarak Manevi Bakım da bu kanun kapsamına alınmıştır. Bu demektir ki devlet, kamu kuruşlarının Manevi Bakım’a önem vermesini ve buna bütçe ayırmalarını mecburi hale getirmiştir.
Örneğin bugün için Hollanda’da 100 den fazla hastanede 700 kusur Katolik, protestan, humanist, birkaç tane de Müslüman ve hindu Manevi Bakım Danışmanı / ‘Manevi Rehber’ bulunmaktadır. Aynı durum mahpushane, askeriye ve diğer bir çok kurumlar için de geçerlidir.
Ancak bu durumu sağlayan esas etken , az öncede belirttiğim gibi, bu konuda ‘Bakım kalite kanunu’ isimli bir kanunun çıkarılmış olmasıdır. Maddi bakımın yanında Manevi Bakımı da devlet garantisine alan ve 1996 dan itibaren yürürlüğe giren bu kanunun içeriği bundan önce tam on yıl mecliste ve kamu oyunda tartışılarak belirlenmiştir. Burada hemen, o tarihlerde mecliste grubu bulunan bir partinin ikinci genel başkanı durumunda olan Faslı millet vekili, Muhammed Raba’nın bu kanunun oluşmasında büyük katkıları olduğunu da belirtelim.
Bu da göstermektedir ki modern toplumlarda insanın refahı onun sadece maddi değil, manevi yönüyle de ilgilenmekten geçmektedir. Küçük ama müreffeh bir ülke olan Hollanda’nın maddi ve manevi kalkınmasında devletin Manevi Bakım’a verdiği bu önem ve desteğin de şüphesizki rolü büyüktür.
Maddi Bakım’ın kalitesinin yükselmesinde Manevi Bakım’ın büyük rolü olduğu gibi Manevi Bakım’ın kalitesinin yükselmesinde de Manevi Bakım Danışmanlarının kalitesinin önemi büyüktür. Bu nedenle Hollanda’da bir Manevi Bakım Danışmanının artık mutlaka bir İlahiyat Fakültesi mezunu olma şartı vardır.
Manevi Bakım Danışmanı Eğitimi
Hollanda’da uzun zamandır tartışılan imam ve Manevi Bakım Danışmanı yetiştirme eğitimi nihayet resmi bir statüye kavuşmuş, imamlık yapabilecek ölçüde ilahiyat eğitimi almış Müslüman Manevi Bakım Danışmanı yetiştirilmesi için de devlet Amsterdam’da bir Protestan Universiteye (Vu) 1,5 milyonluk bir bütçe tahsis etmiştir. Bu bütce ile 6 yıllık bir eğitim süresi planlanmış olup 4 müslüman docent (bu makalenin yazarı dahil) göreve alınarak 2005 yılından itibaren İslam İlahiyat Eğitimi ve Manevi Bakım Danışmanı master eğitimi başlatılmıştır.
Bu eğitime Hollanda’da ihtiyaç duyulan imam eğitiminin de eklenmesi şu anda müslüman organizasyonlarla yapılmakta olan görüşmelerin konusudur. Bu görüşmeler hem Üniversite hem de yüksek okul seviyesinde devletin teşvikiyle devam etmektedir.
Bahsi geçen Vu Üniversitesinde Manevi Bakım Danışmanlık eğitimi yapmak isteyenler ınternetten: http://www.godgeleerdheid.vu.nl (theologie Vu bij wereldtop-islam opleiding aan de vu) adresine bakabilirler.
SEMAVİ DİNLERDE MANEVİ BAKIM (Hollanda Örneği)
(Bir sunum)
Dr. Arslan Karagül (ilahiyatçı)
Bakım Kongresi
2-8 Mayıs 2005, İstanbul
Sayın Başkan,
Değerli dinleyiciler
Hollanda’da son on yıldır eğitim ve manevi bakımla meşgul olan biri olarak
Burada kısaca Manevi Bakım konusunda şu konulara değinmek istiyorum
1. MANEVİ BAKIM
Nedir, Ne değildir (tarifi)
Semavi dinlerin çıkış noktası
Hollanda’da durum
Metod ve Şartları
Sonuç
2.Manevi Bakım nedir?
Kişilerin din ve inançlarına (hayat anlayışlarına) dayalı olarak hayata anlam kazandırmalarında, mahkumluk, sakatlık, hastalık ve ölüm gibi sıkıntılı durumlarda onlara yoldaşlık ve sırdaşlık ederek profesyonel bir şekilde manevi destek ve yardımda bulunmaktır şeklinde ifade edebiliriz.
3. Ne Değildir
Tarifden de anlaşılacağı gibi manevi bakım’dan sadece yaşlı ve engellilerin manevi bakımı kastedilmediği gibi sadece dindarların veya bir dine inananların manevi bakımı da anlaşılmamalı.
Hatta sadece şahısların değil, kurumların da manevi bakım Etiği’nin yöntemini (politikasını) oluşturmada profesyonel bir manevi bakım görevlisinin tavsiye ve desteğine ihtiyacı vardır.
4. Manevi Bakımın temel çıkış noktası
Buradan çıkışla manevi bakımın çıkış noktasının insanın fiziki ve sosyo-psikolojik ihtiyaçları yanında manevi ihtiyaçlarının da olduğu, yani insanın sadece maddi değil, manevi yönünün de bulunduğu gerçeğidir.
5.Semavi Dinlerde Durum
Bu bakımdan semavi dinlerde kişinin bedenine verilen önem kadar ruhi/manevi ihtiyaçlarına da önem verilmesi ilahi bir buyruk olarak yerleşmiştir.
Buna burada kısa birkaç örnek verelim:
Hıristiyanlıkta dinin bir öğretisi olarak 7 çeşit ‘iyilik’ten bahsedilir :
- Açları doyurmak, susuzlara su vermek, yabancıyı ağırlamak, çıplağı giyindirmek, hastaya bakmak, mahkumu ziyaret etmek ve ölüleri defnetmek (Jaarverslag, Patorale Dienst, Catharina Ziekenhuis, Eindhoven, 1994, p. 3).
2. Kurani Kerimin Bakara Suresi 177. ayetinde (ki’ leysel birre’’ diye başlayan ayettir) bu iyiliklerin sayısı ‘Allah’a ve ahiret gününe iman’ dan başlayarak, 9-10 na kadar çıkarılır. Bunların içinde de yakınlara, yetime, düşküne, yolda kalmışa vs. yardım etmek de sayılır.
3. Ayrıca Hırıstiyanlığın bellibaşlı iki büyük emrinden biri, Allah’ı bütün kalbinle sevmenin yanında, ‘yakınını da sevmek ve ona yardım etmektir (Matta 22:37-39). Buradaki ‘yakın’ kavramının aile fertleri veya arkaşını demek olmayıp yardıma muhtaç olan herkes olduğunu her hırıstiyan, İncil’in öğretilerine bağlı olarak bilir. (Örneğin, Lukas İncili’nin Merhametli Samaritan hikayesinde olduğu gibi, bak, Lukas: 10:29-37)
Hırıistiyanlıktaki bu iki kural esasen Yahudilikteki on emrin özetidir (çıkış, 20:2-17, Lukas, 10:27).
4. Daha da ilginci Matta İncili’nin 25. bölümünde, kıyamet gününde Allah (Rabb) ile insanlar (Ademoğlu) arasında geçecek temsili bir konuşmanın hemen hemen aynısı islam literatüründe (Müslim’den rivayet’le Riyazussalihin’de 2:260) bir hadis olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bahsi geçen hadise göre Allah’u Teala kıyamet gününde şöyle buyuracaktır:
‘ Ey Ademoğlu, hasta oldum beni ziyaret etmedin’.
Ademoğlu diyecek ki: Yaa Rabb, ben seni nasıl ziyaret edebilirim ki, sen alemlerin Rabbi’sin. Allahu teala buyuracak ki: Kulum filan hastalandı da onu ziyaret etmedin, bilesin ki onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulurdun.
Bu ifadeler acıktım da yemek vermedin, susadım da su içirmedin sahneleriyle tekrar edilmektedir.
Bu sahneleri hemen hemen aynı ifadelerle bahsi geçen İncil’in 25 bölümünün 31-46. ayetlerinde görmekteyiz.
Biz burada ne incilin, ne hadisin doğruluğundan yanlışlığından (alıntı olduğundan) bahsetmiyoruz, konumuz bu değil, bizim için önemli olan semavi dinlerde bu tür ahlaki öğreti ve dini buyrukların hem de çok sayıda mevcut olduğudur..
6.Sorun
O halde sorun nedir? Bize göre sorun örneğin Türkiye’de, genelde, insanın tıbbi sorunlarıyle ilgilen bir doktor, psikolojik sorunlarıyle ilgilenen bir psikolog veya psikiatrist varken manevi sorunlarıyle profesyonel bir şekilde ilgilenecek bir Manevi Bakım Görevlisi ya hiç yoktur, yada özellikle hasta, yaşlı, engelli, mahkum ve asker’le ilgilenen kurumlarda yok denecek kadar azdır.
7.Hollanda’da durum
Buradan çıkışla gelelim örneğin, Hollanda’da durum nasıldır.
Hollanda’da özellikle 1950’li, 60’lı yıllardan sonra kurumlar düzeyinde manevi bakıma büyük önem verilmiş, bu konuda özel bakım kalite kanunu çıkarılmış ve manevi bakıma da devletin maddi desteği sağlanmıştır.
Örneğin bugün için Hollanda’da 100 den fazla hastanede 700 kusur Katolik, protestan, humanist, birkaç tane de Müslüman ve hindu Manevi Bakım Görevlisi bulunmaktadır. Aynı durum mahpus hane, askeriye ve diğer bir çok bakım evleri için de geçerlidir.
Ancak bu durumu sağlayan esas etken , az öncede belirttiğim gibi, bu konuda (Bakım) kalite kanunu’ isimli bir kanun çıkarılmış olmasıdır. Maddi bakımın yanında Manevi Bakımı da devlet garantisine alan ve 1996 dan itibaren yürürlüğe giren bu kanunun içeriği bundan önce tam onyıl mecliste ve kamu oyunda tartışılmıştır.
Bu da göstermektedir ki insanın refahı onun sadece maddi değil, manevi yönüyle de ilgilenmekten geçmektedir. Küçük ama müreffeh bir ülke olan Hollanda’nın maddi ve manevi kalkınmasında devletin manevi bakıma verdiği bu önem ve desteğin de şüphesizki rolü büyüktür.
Bakımın kalitesinin yükselmesinde manevi bakımın büyük rolü olduğu gibi manevi bakımın kalitesinin yükselmesinde de Manevi Bakım Görevlisi’nin kalitesinin çok önemi vardır.
Bu nedenle Hollanda’da bir Manevi Bakım Görevlisi artık Mutlaka bir ilahiyat fakültesi mezunudur.
8.Manevi Bakım Görevlisi Eğitimi
Nitekim devlet müslüman Manevi Bakım Görevlisi yetiştirilmesi için Amsterdam’da bir Protestan Universiteye bu yıl, 6 yıllık eğitim masrafı olarak 1,5 milyonluk bir bütçe tahsis etmiş bulunmaktadır.
Bu bütçe ile adı geçen Üversitede önümüzdeki Eylül ayından itibaren Manevi Bakım Görevlisi eğitimi ve islam ilahiyat eğitimi başlatılacaktır. Buna genelde ‘imam eğitimi’ de denmektedir ancak bu şu anda ayrı bir konudur..
9.Manevi Bakım Metodu
Son olarak kısaca Manevi Bakım’ın metoduna da kısaca değinelim.
Manevi bakımda metodu, kısaca kişinin kendi ihtiyacını merkeze alan bir, ‘dialog’ metodu diye tarif edebilirim. Bu metod’da Manevi Bakım Görevlisi kendi inanç ve kanaatini bir kenara bırakarak muhatabının istek ve ihtiyacına göre ona manevi destek ve yardımda bulunmakla görevlidir.
Bir örnek vereyim: Bizim Hollanda Sağlık Bakanlığının verdiği maddi destekle Utrecht Akedemi hastanesinde 1997-99 yıllarında müslüman hastaların problemleri ve manevi ihtiyaçlarıyle ilgili, yaptığımız iki yıllık bir araştırma neticesinde hastaların diğer dini ve manevi ihtiyaçları arasında, Manevi Bakım Görevlisiyle konuşmaya duydukları ihityaç yüzde 85 idi.
10. Manevi Bakım Görevliliği Şartları
Ancak bu da şunu göstermektedir ki Muhatabıyla manevi konuları konuşacak olan bir Manevi Bakım Görevlisi’nin komünikasyon tekniklerini ve de din ve insan psikolojisini çok iyi bilme zarureti vardır. Bunun için de Universite seviyesinde bir Din Psikolojisi ve metod bilgisine sahip olması şarttır.
Bunun yanında Manevi Bakım Görevlisi’nin herkese açık olması, her seviyede konuşabilmesi, konuştuğu konuları dışarıda kesinlikle ifşa etmemesi (sır tutma) mecburiyeti vardır. Bu gibi hususlar Manevi Bakım Görevlisi Meslek kuruluşları iç tüzüğünde kesin bir dille belirtilir.
Kanaatimce Türkiyede bu tür bir eğitimin ve meslek profilinin geliştirilmesinde Diyanet’e gerek yurt içi ve gerek yurtdışında önemli görev ve sorumluluklar düşmektir.
11.Sonuç
Netice olarak Manevi Bakım herkes için zaruri bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç hastalık, Mahkumluk, askerlik, yaşlılık ve sakatlık gibi durumlarda daha da artmaktadır.
Ancak bu konuda planlı bir devlet desteği ve kanuni bir düzenleme olmadan Turkiye’de Manevi Bakım konusu teoride (düşüncede) kalmaya devam edecektir.
Bizce yapılması gereken ilk iş, sivil toplum örgütleri ve Diyanet’in de destek ve teşvikiyle acil bir Manevi Bakım Kalite Yasası, Hollanda örneğinde olduğu gibi, çıkarılmalıdır. Bu yasa sadece maddi değil manevi bakımı’da kapsamalıdır.
Zira insan madde ve manasıyla bir bütündür.
Teşekkür ederim.